Ana sayfa » İngiltere’de bir hafta
Buckingham Palace önünde bekleyen askerler

İngiltere’de bir hafta

Kıta Avrupasının da ötesine, Kraliçe’nin memleketi olan uzak bir adaya; on bir yaşımdan bu yana öğrenmem gerekmiş evrensel dili şöyle ya da böyle tüm dünyaya kazandırmış insanların topraklarına uçuyorum. Londra veya Cambridge bugüne kadar pek de merak ettiğim şehirler değil idi. Gel gör ki sayılı gün çabuk geçiyor ve İngiltere günlerimi özlüyorum!. Haftanın ilk yarısında ancak mesai saatlerimden sonra ve sağanak yağmura rağmen sokaklarda şehri keşfe çıkıyor;  kendime tatil olarak hediye ettiğim günlerde ise güneşin saklandığı yerden çıkması ile neşeleniyorum.

London
Tate Modern Müzesi’nin teras katından şehir manzarası, Londra, İngiltere

İngiltere seyahat programı:

7 GÜN             23 – 29.Eylül.2012

2 ŞEHİR         İstanbul – Londra – Cambridge – Londra – İstanbul

İngiltere vize başvurusu ve pasaport kontrolü:

Vize başvurum iş nedeni ve uluslararası bir etkinlik davetiyesi ile yapıldığı için fazla uzun sürmedi. Vize randevumda parmak izi verme, kilitli kapılardan geçip kameralara gülümseme aşamalarını geçtikten sonra bir hafta içinde altı aylık çok girişli olarak onaylandı.

Uçakta da genel bir bilgi formu istediler ve uçak inişe geçtiğinde ülkeye et, süt ve kümes hayvanı ürünleri ile giriş yapmanın yasak olduğu anons ediliyor.

Pasaport kontrolü sırasında öğrenci vizesi ile gelenler için ilave bir form daha doldurulması isteniyor.

Gişedeki memurun bir kaç standart sorusunu cevaplıyorum ve ülkeye girişim onaylanıyor.

Ulaşım:

Lonrda Heatrow Havalimanı’ndan yaklaşık 24 km mesafedeki şehir merkezine metro ile gidiyorum. Konaklayacağım otele en yakın, Russell Meydanı durağına varmam 50 dakika sürüyor (Piccadilliy Line). Bir hafta süresince Londra’da şehir içi ulaşım için de metro kullanıyorum. Şehrin simgelerinden birisi olan  Londra metro haritasını duraklardan veya online olarak edinebilirsiniz. Hangi durağın hangi saatler arası açık olduğu gibi uyarılar için dipnotları okumakta fayda var! Londra’da toplu taşıma kartı olan Oyster Card kullanıyor ve ihtiyacım oldukça yükleme yapıyorum. Bir hafta sonunda 35 Pound harcadım.

Metro ücreti için önemli olan yaptığınız aktarma sayısı değil, durakların bulunduğu bölgeler. Yani, kartı ilk durakta ve son durakta okutuyorsunuz ve birinci bölge içinde kaç durak giderseniz gidin 2 Pound ödüyorsunuz.

Londra’dan Cambridge’e tren  ile gidiyorum. İki şehir arasında yaklaşık 160 km var ve tren ile 50 dakika sürüyor. Londra – Cambridge gidiş dönüş tren bileti için 32,5 Pound ödüyorum. 

İngiltere seyahat bütçesi:

Konaklama için 110 Pound ödüyorum. Yola çıkmadan önce, Londra’da iş amaçlı ziyaret sonrası günlerimde (iki gece) konaklamak için internete danışıyor ve ilk kez göreceğim bir şehir için merkezde bir otel tercih ediyorum. Gower House Hotel lokasyonu, metro istasyonlarına, merkezi yerlere yakınlığı ve klasik İngiliz mimarisi ile mutlu ediyor. Airbnb.com, Youth Hostel ise konaklama için arkadaşlarımdan gelmiş diğer öneriler

Ulaşım için 67,50 Pound

Su 5 P Marketlerden alınmalı veya musluktan da içilebiliyormuş; çocukluğuma dönüyorum!
Sandviç 19 P Pret a marger veya yol üstünde denk geleceğiniz marketler, bakkallar
Pizza 14,25 P Pizza express ve Camden Town‘da Metro çıkışına yakın bir İtalyan restoranı; önerilir
Dondurma 2,20 P Speakers’ Corner
Hediyelik 23,50 P Hediyelik kutularında çay, Kupa, Zencefilli Kurabiye, Magnet ve Anahtarlıklar
sterlin pound pence
Londra’da ilk günün sonunda cebimde kalan bozukluklar (20 Pence’in basım tarihi 1983)

İngiltere yolculuğuna başlamadan önce: 

* Sokakta dolaşırken, elinizin altında harita için de şeffaf bir dosya bulunması işe yarayabilir. Aksi halde haritanızın ıslanarak parçalanmış olması an meselesi! [telefonumda gps olması veya her köşe başında harita direklerinin olması önemli değil; şehirde kaybolmak için çarşaf boyutunda bir harita tercihimdir]

* Yağmurluk ve mevsime göre mont (Londra’da gece-gündüz sıcaklık farkı çok fazla değil -Eylül son haftası itibari ile sıcaklık 13-17 derece arası idi- ama Cambridge bu mevsimde Londra’dan 5 derece daha soğuk!)

* Su geçirmez spor ayakkabılar: Yürümek ve gün ortasında veya akşamları nehir boyunda koşmak Londralılar için bir yaşam tarzı. Yürümek çeşitli organizasyonlar tarafından da destekleniyor ve şehir de buna uygun yapılanıyor. Düz bir arazide kurulu bu “yeşil” şehir, hem yürümek hem de bisiklet kullanmak için son derece uygun.

* Beş terminali olan LHR uluslararası havaalanı oldukça büyük olmasına karşın yolunuzu kolayca bulabileceğiniz yönlendirmelere sahip. Siz koridorları aşana kadar bavulunuz da uçaktan gelmiş oluyor ve sonrasında metro durağına doğru koridorlarda devam ediyorsunuz.

Oyster, yani metro, otobüs ve vapurda geçerli abonman kartını ön-ödemeli olarak bittikçe doldurarak kullanabiliyorsunuz. Otomatik dolum makinaları sadece kredi kartı veya hem kredi kartı hem de nakit olarak çalışıyor. Menüde Türkçe dil seçeneği de var.  5 Pound deposito karşılığında kendisinin ve önceki seyahatinizden içinde kalmış tutarın ömür boyu geçerliliği var. Taksi ile yaklaşık 60 Pound tutan şehir merkezi ulaşımını metro ile Piccadily line üzerinde 2,90 Pound’a sağlamış oluyorum!

* Şehir için tanıtım kitapçığını, şehir haritasını ve ulaşım için metro – otobüs haritalarını da metroya binmeden veya herhangi bir istasyonda görebileceğiniz panolardan alabilirsiniz. Harita deyip geçmeyin. Belediye tarafından 2012 yaz olimpiyatları etkinliklerini de kapsar şekilde hazırlanmış bu harita oldukça detaylı ve arka sayfasında hem metro ve otobüs güzergahları hem de  çeşitli tercihlere göre hazırlanmış yürüyüş rotalarını gösteriyor.

* Alternatif şehir turları arıyorsanız internetten bir ön araştırma yapabilirsiniz. Gruplar için ücretsiz olarak düzenlenen tarih turları, farklı rotalar veya gece için hayalet turları mevcut.

Paranız bozulmaya başladıkça bozuklukların üzerindeki 2. Elizabeth büstünün yıllar içinde yaşlandığına şahit olacaksınız, şaşırmayın. 300-400 yıl boyunca darphanelerinde aynı bozuk parayı basan yani parasının değerini koruyabilen bir ülke, İngiltere!

St James Park
St James Park

Londra’daki ilk izlenimlerim:

* Metro durakları temiz ve geniş, koltuklar döşeme kaplı ve gayet rahat, metal veya plastik değil, uzun yolculuklar için uygun.

* Piccadily line (muhtemelen) turistlerin de en çok kullandığı hat olduğundan her durakta “Mind the Gap between the train and the platform” anonsu yapılıyor

* Vagonlarda askılık yok, insanlar uzun.

* Burası bir dünya başkenti: İnsanlar her renkten ve her dilden.

* İnsanlar az konuşuyor, sakin ve sessizler; İspanyolları ve İtalyanları ayırt etmek zor değil!

* Trafik her saatte ve çok var ama arkası kesilmeyen korna sesi veya araba camlarından sarkmış bağıran-çağıran insanlar duymuyorsunuz!

* Araç, bisiklet ve yaya trafiği soldan akıyor. Karşıdan karşıya geçmeden önce asfalta yazılı “Sağa bak” veya “Sola bak” yazılarını takip etmek faydalı: Turistleri tanımak zor değil.

* Hadi şaşırdınız, kendinizi bir araba ile burun buruna bulursanız araba duruyor ve size yol veriyor.  İstanbul’da hem yayalar hem de arabalar ışıkları dikkate almadan saygısızca ve pervasızca kendini yola atarken, şikayet ederken, buradaki haller ne kadar enteresan değil mi!

Gelişmiş bir ülke fakirlerin araba sahibi olduğu değil zenginlerin toplu ulaşım kullandığı bir yerdir” Bogota Belediye Başkanı (Bogotá, dünyanın en büyük 36. şehri, dünyanın en kalabalık 33. yeri)

* Her renkte ve şekilde şemsiye görebilirsiniz. Sokakta olduğunuz sürece ayrılmaz bir aksesuarınız olacak.

* İngiltere’de elektrik prizleri üç delikli ve mevcut şarj cihazlarınız için bir adaptör kullanmak gerekiyor. İster yola çıkmadan ister Londra’da havaalanında veya şehir merkezinde turistik caddelerde dolanırken göreceğiniz mağazalardan alabilirsiniz.

King's College, Cambridge
King’s College, Cambridge, İngiltere

İngiltere gezi rotası: Londra ve Cambridge

Başkenti benimle gezmeye başlamadan önce dönüşte farkettiğim bir videoyu izlemenizi öneririm!

Londra’da ilk gün karanlık bir gökyüzü ve sağanak yağmur ile geçiyor. Hatta ikinci gün de öyle. Ancak üçüncü gün öğleden sonrasında, yani mesaimin sona erdiği ve tatilimin başlayacağı vakit güneş açıyor. Thames boyunca yürüyor, köprülerden geçiyor, British Museum‘da tarihe gömülüyor, parklarda bahçelerde geziyor, çarşı pazar dolaşıyorum. Londra’nın dünyaca ünlü alışveriş caddelerinde gece gezmesine çıkıyor ve ışıl ışıl gece fotoğrafları çekiyorum.

Sonbahar Londra’ya çok yakışmış!

Seyahatimin son iki gününde “Cambridge University” ve “College” kültürü ile yoğrulmuş çok güzel bir masal şehirdeyim: Cambridge.

Londra King’s Cross – Cambridge tren istasyonları arası yolculuk yaklaşık 45 dakika sürüyor ve seçtiğim saatler için gidiş dönüş 32,30 Pound. Peak / off-Peak (yoğunluk saatler) için farklı tren saatleri ve değişen fiyatları öğrenmek için internet sitesinden yararlanabilirsiniz. Cambridge’de beni karşıyan yağmurun eşliğinde çok keyifli bir geçiriyor ve uzun süre sonra görüştüğüm arkadaşımla İngiliz kültürü ve magazinel monarşi tarihi üzerine sohbet ediyorum.

23-29.09.2012

10 thoughts on “İngiltere’de bir hafta

  1. Geri bildirim: Barselona

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir