Antik dönem Maya takvime göre her bir evre 13 baktum (5125 sene) sürüyor ve bir kaç gün içinde insanlık tarihin dördüncü evresi tamamlanmış olacak. Aynı öğretiye göre, bu hafta sonu (21 Aralık 2012) kopacak olan kıyametten dünyada iki köyde bulunan insanların kurtulacağı vaad ediliyor. Bu iki şanslı adres, İzmir Selçuk’a bağlı eski bir Rum yerleşimi olan Şirince Köyü ve Güney Fransa’da yine Balkan kökenli Bugarach Köyü olarak söyleniyor.
Kim bu Mayalar? Bugün Meksika sınırları içinde kalan piramitlerinin sırrı ne? Neden Şirince? Neden bugün diye sorarsanız yanıtlarını bilmiyorum. Yaklaşık iki sene önce ziyaret ettiğim ve ismi ile müsemma, şirin köyü kısaca anlatmak isterim.
Şirince Köyü
Şirince ile ilgili gözlemlerim 2010 senesine dayanıyor. O zamanlarda da Şirince, özellikle bizim gibi Efes Antik Kenti’ni veya Meryem Ana Evi’ni ziyarete gelenler tarafından bilinir ve turistik olarak ziyaret edilir idi. Diğer yandan, sosyal medya bu kadar popüler değildi ve her köşede selfi çekilmiyor, gece konaklamak istediğimizde haftalar öncesinde rezervasyon yapmamız gerekmiyordu. Akşam saati olunca ve günübirlik gelen turistler dağıldıktan sonra köye çöken sessizliği ve huzuru hatırlıyorum.
Efes Antik Kenti’ni gezmek için geldiğimiz Selçuk’da konaklamak için Şirince Köyü’ne gidiyoruz. Köyde beyaz badanalı evlerinin arasındaki hafif rampa taş sokaklarda geziyoruz. Her köşebaşında papatya saran bir teyze size iltifat ederek başınıza taç takmak istiyor. Günün geri kalanını başınızdaki papatya tacı ile bir prenses edası geçirmemek imkansız! Çarşıdaki tüm tezgahlara asılmış şifalı otların kokusunu içinize çekerek gün boyu bu köyde keyifli zaman geçirebilirsiniz.
1924 Mübadelesi sonrasında Şirince Köyü’nün nüfusu hayli azalmış. Günümüzde en önemli geçim kaynakları turizm, zeytin yağı ve türlü türlü meyve şarapçılığı olarak sayılabilir.
Şirince Köyü’nde mübadele sonrasında terkedilmiş iki kilise geziyoruz. İlk kilise köy içinde yer alıyor. Aziz John Baptist Kilisesi’nin bahçesinde Meryem Ana heykelciği ve bir havuz var. Bahçesinde cam sanatçılarının tezgahları ve ufak bir sergi var. Kilisenin alt katında ise ufak bir mahzen yer alıyor. Bu küçük taş yapının akustiği ve gün batımında aldığı ışık çok iyi. Fotoğraf çekmek için tercih edebilirsiniz.
Tepede yer alan kiliseyi ise harabe durumda buluyoruz. Muhtemelen yıkılma tehlikesine karşı kapısına asma kilit takılmış. İçerisini göremiyoruz.
Güncelleme: Farklı bir blogda okuduğuma göre, tepedeki Saint Dimitrios Kilisesi 19. yüzyıldan kalmış kilise 2016 yılında restore edilerek ziyarete açılmış. Kilisenin mihrabı ve duvarları 12 havariyi resmeden freskler ile kaplı imiş.
Mayıs 2010