Ana sayfa » Nebiyan Yaylası Kampı
Nebiyan Yaylası kampı

Nebiyan Yaylası Kampı

Öğle yemeğinin ardından Bafra‘dan ayrılıyor ve Kızılırmak Vadisi’ni takip ederek Kapıkaya’ya doğru devam ediyoruz. Asarkale Kaya Mezarları’nı görüyoruz. 

Yunt Dağı’nı tırmanırken gördüğümüz tabelalarda “Kapıkaya Festival Alanı” diye yazıyor. Dağın zirvesine kadar asfalt döşenmiş ve zirveye araç ile ulaşım gayet rahat. 650 metre yüksekte yapılmış seyir terasından baraj gölünü ve yamaç paraşütü yapan sporcuları seyrediyoruz. Burada kamp kurmak isterseniz, etrafı çit ile belirlenmiş, fazla geniş olmayan düz bir alan var. Günübirlik gelip piknik yapmak isterseniz de manzaraya karşı yerleştirilmiş piknik masaları mevcut. Çevre oldukça temiz.

Nebiyan Yaylası kampı

Bu akşam için Nebiyan Dağı (1224 metre) eteklerinde kamp kurmayı planlamıştık. Nebiyan Dağı, Kızılırmak’ın suladığı Bafra Ovası’nı çevreleyen dağlar içinde en yükseği imiş. Zirvesine çıkmak mümkün. Yol ayrımında tabelasını gördük ama çıkmadık.

Kapıkaya’dan baraj gölü kıyısına inip yolculuğumuza aheste aheste devam ediyoruz. Baraj gölü kıyısında birkaç tane alabalık restoranı görüyoruz. Bir tanesinde mola verip semaver sipariş ettik. Buralarda semaver hazır getirilmiyor. Ateşi yanımızda yakılıyor ve çay demlenene kadar baraj gölünü seyrediyor, manzaranın keyfini çıkarıyoruz. Bir semaverden 20-25 bardak çay içebilirsiniz (25 TL).

Bafra’daki bahçelerde genellikle tütün sergileri görmüştük (Osmanlı-Rus Harbi – Balkan Savaşları – mübadele > göçler > tütün tarımı). Nebiyan’a doğru tırmanırken ise, kurumaya bırakılmış fındık sergileri görüyoruz.

Dağın rakımı fazla yüksek değil, eteklerinde köyler ve tarlalar var. Akşam yemeği için Nebiyan Sofrası’nda mola veriyor ve alabalık yiyoruz. Nebiyan Dağı, suyu ile de bilinen bir yer ve restoranın bahçesindeki kuyudan su alabilirsiniz. Yanımızda yeterli içme suyumuz olduğu için almadık. Alacaklıyız!

Gün batımına doğru hava yavaş yavaş serinlemeye başlıyor. Yol üstünde gördüğümüz OGM binasının yan tarafındaki düz alanda çadırımızı kuruyoruz. Biz araçtan eşyalarımızı indirirken yakınlardaki bir çoban köpeği kuyruğunu sallaya sallaya yanımıza kadar geliyor. Önce bizi kokluyor ve sonra bir anda çadır örtümüzü alıp kaçıyor! Biraz uzaklaştıktan sonra dönüp bize bakıyor. Yerimizden kımıldamadığımızı ve oyununa eşlik etmediğimizi görünce sıkılıyor ve örtüyü bırakıp köyüne geri dönüyor. Biz de vakit daha geç olmadan kampı kurup çadıra yerleşiyoruz.

Yol boyunca herhangi bir yaban hayvanı izi görmedik veya gece bir ses duymadık. Hava kararınca, yakımızdaki köyden akşam üstü bir kaç kez domuz kaçıran dedikleri patlama sesi geldi.

Batı Karadeniz rotamızın son günlerine yaklaşıyoruz. Yorucu bir günün sonunda güzel bir uyku bizi bekliyor!

Pırıl pırıl başlayan yeni güne, kızıl gerdanların (Erithacus Rubecula) sesleri ile uyanıyoruz. Bu küçük kuşlar çok hareketli ve çok güzel ötüyorlar.

Gölalan şelalesi
Gölalan Şelalesi

Gölalan Şelalesi

Bugün Kavak ve Lâdik istikametinde devam ederek Samsun’dan ayrılacağız. 

Nebiyan eteklerinden denize doğru inerken geçtiğimiz Kösedik Köyü’nde bir müze varmış. Köy tabelası yanında müze tabelası da görüyoruz. Kösedikli bir bey, aile yadigarı koleksiyonunu yine kendi işlettiği kahvede sergilemekte imiş. Sergide, -mübadele yaşanmış bir coğrafyada- köydeki ailelerden yadigar kalmış eşyalar (yaklaşık 300 parça) görülebilir. Alacaklıyız!

Öğle yemeği için Atakum’da mola veriyoruz.

Samsun şehir merkezi yönünden Gölalan yönüne sapıyor ve Gölalan Şelalesi’ni görmeye gidiyoruz. Bu bölgede, dere boyunca birkaç şelalenin sıralandığından bahsediliyor. Yaz kuraklığının da etkisi ile belli belirsiz akan bir dere ve bir şelale görebildik. Şelaleye yakın mesafede bir tabela bulunmuyor ancak yol üzerinde denk geldiğimiz çocukların tarifi ile bulabildik. Wikiloc haritasından koordinatları alabilirsiniz. Aracınızı parkettikten sonra 10-15 dakikalık kolay bir yürüyüş mesafesi var.

Biz orada iken Iraklı oldukları söylenen bir aile, şelalenin havuzunda yüzmekte ve piknik yapmakta idi. Gördüğümüz kadarı ile burası mangalcıların ve şişe kırarak eğlenen alemcilerin de uğrak yeri. On üç gün süren Batı Karadeniz rotası için hazırlık yaparken, Samsun çevresinde Kabaceviz ve Akalan Şelaleri’ni de işaretlemiştim. Araştırmakta fayda var!

Online harita uygulaması, Gölalan Şelalesi’nden Ladik’e doğru gitmek için köyler arasından geçen bir güzergah gösteriyor. Biz ise biraz tabelalara, biraz off-line haritaya bakarak ve biraz da köylülere sorarak ilerledik. Çakıllı’ya varmadan asfalt yola çıktık. 

Gerek bugün, gerekse yarın Çorum tarafına giderken takip edeceğimiz ana yol Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından işaretlenmiş. Atatürk’ün 1919’da Amasya Kongresi için Samsun’dan Amasya’ya giderken kullandığı 98 km uzunluğundaki bu güzergah “Kurtuluş Yolu” olarak adlandırılıyor.

Ladik gölü ve yüzen adalar
Ladik Gölü ve yüzen adalar

Samsun Ladik Gölü

Ladik Gölü ile ilgili okuduğum tüm önerilerde gün batımını görmek gerektiği yazıyordu. Bizim oraya varmamız da yine öğleden sonra oldu. Hava nemli ve puslu iken havada ağır bir göl kokusu vardı. Yol kenarındaki Belediye Tesisi’nde (Mavigöl) mola verdik ve akşam yemeği için meşhur turna balığı yedik. Tatlı su balığı çok kılçıklı olduğu için genel olarak sevmem ve turna balığı da benim için çok farklı gelmedi. Garsona sorduğumuzda, göle sazan balığı atıldığını anlatıyor. Bu sazanlar göldeki tüm turna yavrularını yediği için verim hayli düşmüş. Turna sayısının azalmasında, iklim değişikliği ve gölün temizliği de diğer etkenler olmalı.

Rotayı hazırlarken not aldığım civardaki kamp yerlerinden bir tanesi olan Aktaş Yaylası tabelasından sapıyor ve Taşova yönünde yola devam ediyoruz. 

NOT: Samsun kırsalında tüm güzergahlar “mevki” olarak ifade ediliyor. Tabelalarda köy isimleri veya dağınık bir köy ise çevresi de “… Mevkisi” şeklinde yazıyor. Samsun Büyükşehir Belediyesi 2016 yılında kapsamlı bir çalışma yapmış ve bu güzergah boyunca tüm köy yollarına beton veya şose dökülmüş.

28.08.2018 

2 thoughts on “Nebiyan Yaylası Kampı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir