Haziran ayı bitmeden kamp kurmak ve birkaç gün ormanda kafa dinlemek üzere Bolu Gerede yaylalarına doğru yola çıkıyoruz.
İlk durağımız Seviller Yaylası oluyor. Yaylanın parsellenerek satışa çıkarılması sonrasında hemen yol üstündeki düzlükte yeni bir inşaat başlamış. Önceki yıllarda kamp kurduğumuz orman içindeki açıklık da maalesef bu hengameden nasibini almış görünüyor. Kendimize uygun yeni bir kamp yeri bulabilmek ümidi ile Seviller Yaylası’ndan ayrılıyor ve toprak yolda devam ediyoruz. Yol üstündeki çeşmeler ya akmıyor ya da önceki gelişlerimize göre az akıyor.
Hacı Veli Yaylası’ndan sonra Urumşah Yaylası Göleti kıyısında mola veriyoruz. Yayla 1700 metre yükseklikte. Kalabalık bir tur ekibi şarkılar türküler eşliğinde düzlükte ayrılmak üzere görünüyor. Gölet, üç sene kadar önce ilk gördüğümüze göre çekilmiş, ufalmış.

Gölet çevresindeki ve orman kıyısındaki düzlükler kurumuş, çoraklaşmış ve çöp içinde. Maalesef, yolun diğer tarafında dizilmiş çöp kutularını görmezden gelen, 10 adım atamayacak kadar zavallı olanlar buraya kadar taşıdıklarının bir bölümünü kalktıkları yerde bırakmış. Akıl alır gibi değil!
Yaylada hava durumu
Orman içine doğru yürüdükçe hava değişiyor. Ağaçlar sıklaştıkça hava serinliyor ve ferahlıyor.
Uygun bir düzlükte çadırlarımızı kuruyor ve yerleşiyoruz. Önümüzdeki beş gün buradayız!

Yola çıktığımızda hava durumu, dönence günü yağmur geçişi ve gecesinde sıcaklığın düşeceğini gösteriyordu. Hava değişimine hazırlıklı gelmiştik. Yine de güneş batarken çıkan ayazın ağzımızdan duman çıkacak kadar üşütmesini, termometrenin gece 3-4 dereceye kadar düşmesini beklemiyordum.
Neyse ki, yaz vakti geceler kısa sürüyor. Benim için, güneşli ve aydınlık bir gökyüzüne uyanmak her mevsim daha keyifli oluyor! Havanın ne üşütür ne de terletir ısıda olması ise cabası!
Hava yağışlı ve bu kadar serin olunca yaylaya veya çevrede kimi kimseye rastlamıyoruz. Günlerimiz sessiz, sakin geçiyor.
Kitap okuyoruz, scrabble oynuyoruz. Yayladaki çeşmeden su almaya giderken ve yol üstündeki kazları kovalıyoruz.

21 Haziran: Yengeç dönencesi
Sisli bir sabah, otlamaya çevredeki düzlüklere gidemeyen inekleri gölet çevresinde yakalıyorum. Yoğun siste, net fotoğraflar çekmeye çalışırken az önce sürünün diğer ucuna giderken gördüğüm çoban köpeği beni farkediyor. Ağaçların arasından kampa geri dönüyorum.
İnek saldırısı nedeniyle zarar görme ihtimalinizin ne kadar yüksek olduğu hakkında fikriniz var mı? Türkiye’de büyükbaş hayvan yaralanma istatistikleri hakkında pek çalışma yapılmamış. Bulabildiğim bir çalışmaya buradan bakabilirsiniz. İlk kez Avrupalı bir youtuber’ın paylaşımında farkettiğim rakamlar azımsanmayacak yükseklikte idi. Bu blogda ise, “tehlikeli” bildiğimiz farklı hayvanlar arasında kıyaslama yapılmış. 2014 tarihli yazıda, ABD’de yılda 22, dünyada 50 kadar kişinin inek çiftesi nedeniyle öldüğü yazıyor.
Mayıs ayında, güneş şehri ısıtmaya başlamışken bahara, çiçeğe doymak için yola çıkmıştık. Henüz 1200 metrelerde iken baktığımız tüm düzlüklerde kar yığınlarını daha yeni yeni erimiş kar suyu altında bataklık halde bulunca yükseklere devam etmemiş, güzel bir gün sonunda İstanbul’a dönmüştük.
Henüz bir ay geçmeden, 1700 metrede beklemediğimiz bir kuraklık ile karşılaşıyoruz. 2-3 gün sis ve sağanak ile geçti. Bu günlerde dahi güneş açar açmaz sular çekildi ve toprak adeta çoraklaştı.
Orman içinde farklı yönlerde keyifli yürüyüşler yaptık. Birkaç kurumuş ramaria, göğeren ve mor bacak dışında herhangi bir mantar bulamadık.

Urumşah Yaylası’nda yaban hayatı izleri
Yabani domuz harici farklı bir hayvan izine rastlamadık. Akşam üstü, sürünün yaylaya döndüğü saatlerde ateşlenen fişeklerden de anladığımız üzere çevrede bolca yabani domuz yaşıyor olmalı. Bir gece, çoban köpekleri kampa gelip havlamışlar ve Mavi’nin tekerleğini işaretlemişler. Ben duymadım.
Kampın son sabahı güneş ağaçları aşana kadar dışarı çıkmıyor, kampı toplamakta adeta ayak diriyoruz. Ormanın tertemiz havasını, suyunu ve huzurunu ardımızda bırakmak kadar İstanbul’a dönmek zor geliyor.

Kampımızı öğle saati olmadan topluyor ve güneşli günün hakkını vermek üzere toprak yoldan devam ediyoruz. Gerede sapağından ayrıldığımız orman yolunda Mengen’e kadar devam ediyoruz. Orman içinde farklı yönlere giden çok sayıda sapak var. İlk fırsatta Mengen yaylalarını keşfe çıkabilmek üzere bu rotayı kaydediyorum!
19-23 Haziran 2025